13 Eylül 2013 Cuma

Çeliğin Lordu Pas Tutmuş :: Manowar - The Lord Of Steel

İki farklı kapağı olan ilk stüdyo albümleri...


Ivır zıvır konulardan çıkıp bloğun çizgisine geri dönmek çok güzel bir duygu. Bunu bir de Manowar kritiği ile yapmak gerçekten harika. Biliyorum, bu kritiğin sonuyla beraber toplamda 3 Manowar parçasını sizlerle paylaşmış olacağım. Bu suretle birkaç ay boyunca Manowar ile ilgili ağzımı açmayacağımdan emin olabilirsiniz (yalan).



Diğer gruplara haksızlık etmemek adına en azından uzun süre boyunca Manowar kritiği yapmayacağım. Gerek de yok zaten.

A: Öyleyse bu kritik neden?

Çok iyi sordun, çok da güzel sordun. Girişi dağıtmadan bitirip konuya geçmek istiyorum. Adından belli bu kritikte Manowar'a demediğimiz kalmayacak.

Açıkçası, ben en sevdiğim müzik grubunu -iki numara falan hep değişir ama en başından beri Manowar benim için "1" numaradır, değişmez- kıyasıya eleştirebileceğimi hiç zannetmiyordum. Belki de grubu fazla efsaneleştirdik (overrated), Eric reyiz yaşlandı falan... Neyse söylenecek çok söz var, onları kritiğe saklayalım.

Değinmeden geçemeyeceğim, günümüz popüler müzik fanı olmak ve gelen eleştirileri kabullenmek ters orantılıdır. Diğer müzik tarzlarında bu oran şiddetli değildir. Doğruların x ekseniyle yaptığı alfa açısı her zaman çok daha küçüktür.

1D parodisi yapmayı kimsenin götü yemez. Çocuk gürültüsüne değimez yani, sonra onlara döl israfı falan diyoruz, boşa kürek çekiyoruz. Manowar parodisi yaparak harika işlere imza atabilir, ağır manavarcıları bile koltuğunuzun altına alabilirsiniz. İnanmıyorum, diyenler buraya buyrun.

-o-

Biliyorsunuz, albüm önce İngiliz metal müzik dergisi Metal Hammer yanında "Hammer Edition" adında dağıtıldı. Sonra albüme çeki düzen verildi (mix&master) ve "Retail Edition" diye bilnen gerçek sürümü sunuldu. Kritikte şarkıların iki sürümünü de karşılaştırarak değerlendireceğim.

Çoğu fan Hammer Edition sürümünü yeğliyor lakin ben ikisine de mesafeli duruyorum. Sonuçta Hammer Edition internete düştüğünden dolayı albüm heyecanı azaldı ve Lord Of Steel, havası indiği için kum torbası muamelesi gördü.

Cızırtılı Hammer sürümü mü, yoksa efektli Retail sürümü mü... Az sonra!

-o-

Albüme, kimisine göre "trashy" bir gitarla giriyoruz. Bence albümde nadir görülen gitar işlerinden birisi. Tek gitar Karl'ın riflerinin başta bu The Lord Of Steel olmak üzere çoğu kez boğuk duyulduğunu söylemeliyim. Albümdeki "iyi yazılmış" şarkılardan bir tanesi olup da Hammer'da cızırtıya kurban giden, Retail'de mix maktülü olan bu şarkının sıkıntılı yönü de ilk dakikalardaki sözlerin kısalığı. Gods Of War ile arayı yapan ve stratejik konumu önem teşkil eden bu parçada davullar kulağa batıyor. Donnie Hamzik gruba muhteşem bir dönüş yapmış, malum onun davulları da daha doygun olsaydı bahsettiğim iki albüm arası (ya da Thunder In The Sky EP'si) geçişi sağlayabilirmiş.

Senfonik havalardan çıkıp tam "gaz" devam ediyoruz. Hayranlara ithaf edilen motor gibi bir parça, Manowarriors, sözleri sığ fakat parça yazımı mükemmel olan parça daha temiz bir sound ve gitarın ön planda olması koşuluyla albümün 1 nümeresi olabilirdi. The Lord Of Steel'den farkları: daha güzel solo ve daha uzun sözler.

Hızımızı biraz düşürüyoruz ve Born In A Grave ile gaz riffleri ve güzel soloyu bir kenara bırakıyoruz. Müzikal anlamda ortalama olabilecek bir şarkı, bu şarkıda Manowar'ın müzik-söz ekseninde beklenmedik bir hamle ile söz kefesine yattığını düşünüyorum.

Belki de Manowar tarihinin en koyu ballad parçasına geliyoruz. Righteous Glory, Die With Honor ve valhalla edebiyatından kopamadığımız parçalardan biri. Parçanın genel havası ve 3:14 - 3:32 arası - Manowar tarihinin en vurucu riffleri- Sabbath ağırlığı zaten parçanın geneline çöküyor ve bu benim için Manowar'ı vazgeçilmez yapıyor. Ah Sabbath ah...

Death Tone'dan beri Manowar şarkıları hep aynı tarz ve sound çerçevesinde esti gürledi, astı kesti. Bu ana kadar. Touch The Sky'dan bahsediyoruz, power metal öğesini minimum düzeyde tutarak bu kadar olumlu hava estiren bir Manowar parçası belki de bir daha dinlenemeyecek. Lan dinlerken bile 40 kilo hafiflemiş hissediyorum amk! Sözleri derin ve alışılmışın dışında bir Manowar parçasını (ilk bunu dinleyip bu şarkıyı çok beğenen arkadaşların House Of Death gibilerini hazmedemeyeceği gerçeği) dünya kulağıyla dinlemiş olduk sayın seyirciler.

İçimizdeki Alp dağları havasını yarıda kesen Black List ile kulakları şenlendirmeye devam. Gerek Hammer, gerek Retail sürümlerini yeterli bulmadığım bu parça, bir zamanlar albümde en sevmediğim parçaydı (1 sene öncesinde). Bu şarkı en baba mühendisliği hakediyor. Az söz, çok müzik, kaos gitarlar, albüm boyunca özlenen etkili davullar, en güzel Sabbath etkileşimli parça. Albüm benden 5'in üzerinde alırsa kesinlikle Black List sayesindedir.

Uzun uzadıya bir doom havası çektikten sonra albümün en sağlam şarkısıyla -Expendable- gazı köklüyoruz. Geçen yaz arkadaşa "Abi expendables diye şarkı varmış albümde" diyordum. Albümün daha çıkmadığı vakitlerde aldığım yanıt "ahaha, cehennem melekleri :D" olmuştu. Sonra harbi harbi adamların Expendables'tan (film ülkemizde Cehennem Melekleri diye geçiyor) etkilendikleri ve bunu Sylvester Stallone'a dinletip şukuyu kaptıklarını öğrendim. Bence böyle bir şarkı bu kadar kısa olmamalı (5 dakika falan yapsaydınız bari ipneler)

El Gringo!

Albümdeki bu parça Louder Than Hell albümüne döüş parçalarından bir tanesi. Aynı adlı filimde soundtrack olarak yer alması dolayısıyla ara ara alışılmış Manowar gibi tınlamıyor, lakin parçada eski Manowar sounduna birçok gönderme mevcut. Iskalamayın derim.

Soundtrack parçasından sonra albümde nihayet söz kıtlığı başlıyor. Annihilation, belki de kritik boyunca en çok laf yiyen şarkı olacak. Konser şarkısı olur denen parçamız ne yazık ki "The Lord Of Steel Live" albümüne alınmamış. "Abi oha ne güzel solo off" diyordum ki beyin yuvaya geri döndü ve solonun King Of Kings'e ait olduğunu çaktım. Hammer sürümü az çok oldschool havası veriyor, Retail sürümünde ise batırmışlar. Açık ve net.

Girişinden çok şey umduğum Hail, Kill and Die parçasının önce Hail and Kill devamı olduğunu zannettim. Beklediğim kadar hareketli olmasa da (Gods Of War da öyle bir parça, güzel ama pek ağırdan alıyor) God Of War'dan daha güzel. Sonlara denk gelen koro ise albüm bitişi için mükemmel olmuş. Bizim için Hammer sürümü burada sonlanıyor. Retail sürümünde, sürüm sürüm sürünen parçalardan biri olmakla beraber önceki Manowar şarkı ve albüm adlarını anması fanlara hoş bir jest olmuş. Ama Hail And Kill ile isim benzerliği, şarkıya bir nebze gölge düşürüyor; ister istemez Hail And Kill ile karşılaştırma yapıyorsunuz ve galip başından belli...

BONUS: Righteous Glory yeterince ballad olamamış, fikriyle Retail sürümüne bir parça daha ekleniyor. İnternet mağazalarıyla aynı adlı The Kingdom of Steel (ee, lorduna parça yaptık, bir de memleketine parça yapalım ehehe) parçasını albümün sonuna iliştirivermişler. Albümde eksikliği hissedilen duygusal parçada bildiğimiz kahraman edebiyatı işlenmiş, fakat bir Warriors Of The World olamamış. Ben hala Righteous Glory diyorum.

-o-

Fasulyenin faydalarına gelirsek: Genelinde iyi parçalar yanında ağızlarda sakız olan "deneysel" diyebileceğimiz olanları da mevcut. Lakin deneysel olup da başarılı olan tek şarkı "Touch The Sky" olunca, özellike grup çizgiden şaşmamasıyla biliniyorken bence son iki albümde -The Lord Of Steel ve Gods Of War-  gereksiz riskler alındı. Parça yazımında özüne dönen grup bu sefer sound kefesinde çakmış. Açık ve net. Edinebildiğim ilk seferde Lord Of Steel Live albümünü dinleyeceğim. Live albümde Thunder In The Sky ile birlikte Retail mağduru olarak geçen parçalar bulunmakta.

Artılar ve eksilerin destansı savaşı:

(+)Parça yazımında öze dönüş.
(+)Expendables, Manowarriors ve Touch The Sky gibi mükemmel yazılmış parçalar.
(+)Az sayıdaki parçada iyi sözler.
(+)Donnie Hamzik faktörü ve Eric Adams kurtarışı.
(+)Soundtrack yapma başarısı.
(+)Mükemmel Black Sabbath etkileşimi.
(+)Hammer sürümündeki saf stüdyo kaydı.
(+)(+)(+)BLACK LIST!!!1!1!!!

(-)Hammer sürümün internete düşmesiyle heyecanın düşmesi.
(-)Eskilerle yarışabilecek tek parça Expendables'ın kısalığı.
(-)Karl Logan'ın monotonlaşması. (Ama parça yazımına katkıları fena değil)
(-)(-)Albümü sömüren baslar. (Nerede o eski bas yürüyüşleri Joey? Nerede ha?)
(-)Retail sürümündeki lüzumsuz efektler.
(-)Hit eksikliği. Her Manowar albümünden en az iki "hit" çıkarırım. Kesin bilgi ehehe :D
(-)İnsan bir kerecik Scott Columbus'u anar be reis.
(-)(-)(-)Mühendislik mağduru bir albüm, hele ki iyi Manowar dinleyicilerini çok rahatsız eden bir durum...

Son olarak albüm notu:

[6,2]


Beş puanı geçiyorsa Black List yüzündendir demiştim. Eğer albüm sound olarak batıyorsa çözüm burada saklı.


O değil de, Expendable'ta geçen bir dize son anda dikkatimi çekti. Her ne kadar aynıadlı filmle alakalı bir parça olsa da bazı şüphelerim var:

"Together we ride
  With vengeance inside
  For our brother who died
  We got blood on our minds"
Burada ufaktan Scott Columbus anılıyor sanki ama çok ince. Fazla ince...

Neyse siz buraya gelirken yanınızda pıçak, tabanca vs. bulundurun. Lazım olacak :D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Şimdi onlar düşünsün.