14 Aralık 2013 Cumartesi

Metro Dolusu Metalci :: Annihilator (Maslak Arena, İstanbul - 11.11.13)



Bildiğiniz üzere Annihilator, iki - üç hafta öncesinde cennet vatanımızı ilk kez ziyaret etti. Hem şahsım, hem de Kanadalı halk ozanı Jeff Waters ve saz arkadaşları olarak Maslak Arena'da ilkleri yaşadık. Yanlış duymadınız, Annihilator, canlı izlediğim ilk metal grubu.

Gitmiş olduğum ilk konser olduğundan ve beklediğim süre, cıngıllı süreden daha uzun sürdüğü için bu yazı bir konser yazısı olmaktan çok bir hatırat niteliği taşıyor. Uyarmadı demeyin ehehe :D


-o-


(Ulan yazıyı bir ay kadar geciktirmişim, vay anasını...)

Manavar tişörtü üstüne baba mirası haki deri ceketimi* giydim. Cebime biletimi ve imzalatmak üzere "Babaanne" albümünü attım. Whisky'nin feysbuktan yayımladığı iptal ve özür iletisini okumamış olmanın verdiği heyecan ile liseli başıma sahne önü bilet almışım. Konsere gidip gitmeme konusunda kararsızdım, sonuçta tek tabanca gidiyorum ve sırf Annihilator için 114 kağıt yakmaya değme...

A: Tabii sen daha önce hiç konsere gitmedin değil mi? Fazla mı geldi sana bilet fiyatı? Değer mi değmez mi konusunu istersen konser sonrası konuşalım, ne dersin?

Sonraları ön grup niyetine Whisky logosunu görünce tav olduk. Fiyatlarda son ana kadar bir oynama olmayınca da sondan üçüncü günde biletimi aldım.


-o-




İnsanlara anlatırken grup ismini telaffuz etmekte zorluk çekiyorum. Kimisi "ayrın meydın" anlıyor, bir başkası "ananı avradını..." Yok daha neler ama, konsere yalnız gidiyor olmam bile etrafımdaki insan evlatlarının metal müzikle münasebet mertebesinin grafiğini rahatlıkla sergiliyor. "ANNIHILATOR" kelimesini Türkçe fonetik ile okuma hırboluğuna konser öncesinde de, sonrasında da katlandık. 20 gün sonrasında bile, şimdi de katlanıyorum.


-o-


Metroya yürüme mesafesinde olan evden çıkıp konser alanına kadar tek tabanca gittik. Ankara'nın 3 katı alana yayılmış İstanbulun 2/3'üne ulaşmanın yegane yöntemi "metro + metrobüs" yapıp oto sanayi durağının dibindeki mekana fazlasıyla erken vardık.

Girişteki birkaç arkadaşla ortamın ıssızlığından şikayet edip - elemanlar da trve metalci çıkınca - Avenged Sevenfold ve Rammstein'a dil uzattık, arada iki manita muhabbeti geçti. Ekip geldiklerini zannettiğim grubun ilk defa burada tanıştığını öğrenip oh çektim, arada en az iki saatlik bir boşluk olunca, popçu-topçu çevrende biriktirdiğin bütün "metal muhabbetini" diğer metalcilere saçmanın verdiği keyif diyorum...

Elemanlardan biri çıkıp Maiden'ın güleç gitaristinin ismini sordu.



(İtalik satırlar bendenize aittir.)

-Dave... neydi abi ya?
-Dave Murray
-Ha işte Maiden konserinde adam bizi elinde kamerayla çekti falan...

...

-Maiden konserinde de böyle erkenden gelip bekleseydik falan?
-Yok, adamların hayran kulübü var, gruba para ödüyorlar...
-Para mı veriyorlar? :S
-Ama sahnenin önünü neredeyse komple onlar kapatıyorlarmış...

...

-Millet Metallica ile başlar, ben ne hikmetse metale Annihilator ile başladım.
-Hatta böyle ne bileyim Unforgiven falan ile başladıklarını söylerler...
-Güzel şarkıdır aslında.

...

-Bence Manowar'ın yaptığı müziğe "bro metal" denmeli, adamlar bro ya :D


-o-


Güzel diyaloglardan sonra ortama giriş yaptık. Maslak Arena'yı daha büyük bekliyordum fakat biraz düşününce buraya gelecek grupların ve hayranlarının doldurabileceği ideal düzeyde bir mekan, nitekim Annihilator bile mekanı arzulanan yoğunlukta dolduramadı.

Organizatörler işi biliyorlarmış, alanı ikiye ayıran barikat sahneye yeterince yakın. Bu da demek ki pena almak ve halk ozanı Jeff'e "çak" yapmak haricinde 45 lira komple götümüze girdi.

Jeton ne zaman düştü biliyor musunuz? Sahnede hayvan çocuğu davul setini ve arkadaki Annihilator logosunu gördüğüm zaman.

"Ahanda Whisky iptal oldu, albümü boşuna getirdik :("


-o-


DJ ağabeyimiz, uzunca bir thrash-death setlisti ile bizi konsere ısındırmaya çalıştıysa da parçaların çoğunu hatırlayamadık, hafiften kafa sallayıp eğlendik.

Bazen oluyor bana, bilmem sizde de var mı böyle bir rahatsızlık; süper jilet bir riff ya da çıldırmalık bir melodi aklımda kalıyor, bir ay boyunca kafamda riff - parça eşleştirmesi yapıyorum, uygun şarkıyı bir ay sonra buluyorum...

DJ'in sıradaki performansı: hayvan gibi vokaller, ne thrash ne de power metal, tam bir klasik...

" Ulan neydi bu parçanın adı?"

-Bari grubun adını bil
-Dilimin ucunda ama...
-Judas Priest!
-Tabi ya, taş gibi Sentinel bu...

...

-Peki bu parça kimin?
-Vallahi bilmiyorum, bilmem mi gerekiyor?
-Operation Mindcrime bu!
-Hmm
-Queensryche'ı hiç duymadın mı?
-Duydum ama duyduğum kadar işte.
-Bak eğer Queensryche'a başlayacaksan, sana Operation Mindcrime'ı öneririm.
-...
-Mesela orada bir şarkı vardır, I Don't Believe in Love diye. "Aşka inanmıyorum, çektiğin acıya değmez" der. Üniversitenin ilk yıllarını bu motto ile geçireceksin.


-o-


Birkaç parça sonrası DJ ayrılıp yerini Annihilator'a bıraktı. Alison Hell ile seyirci hemen enerjiyi kaptı. Arka tarafta işler nasıl yürüdü bilmiyorum ama, sahne önü alanlar dersine iyi çalışmıştı. Şarkı melodilerine eşlik edenler, "Jeff!" diye bağırıp çağıranlar...



Alison Hell'den Refresh The Demon'a kadar olan parçalara pek aşina değildim. Zaten aşina olduğum parçalar da seyircinin eşlik etmede zirve yaptığı klasiklerdi. Hele ki Time Bomb, canlı dinlediğinizde adeta savaş marşı gibi. Oysaki ben evde dinlerken o kadar da kulağa çarpmıyordu.

Şarkıları az çok melodilerinden çıkarsak da anonsları pek anlayamadık. İlk anonsta Jeff reis, kendisine sürekli "Türkiye'ye gidip çalacaksınız, nasıl hissediyorsunuz?" gibi sorular sorulduğunu paylaştı bizimle, sonra da dedi ki:

-Turkey is awesome!

Tabi bunda mekanı seyirciye göre seçip dolu gösteren organizasyonun ve senelerdir bekleyen yüksek basınçlı fanların etkisi büyük. Adamlar her sene gelmiyorlar ki, gelseler bu sefer de Overkill iltihabına yakalanacaklardı. Adamların ilk geldiği konser ile son konser arasındaki farkı hatırlayın, yeterlidir.

Gerçi Overkill'de de bir Jeff Waters yok mesela. Adam aldı eline kırmızı V-kasa "oyuncağını", çocuk gibi oynadı resmen. Kendisiyle konser sırasında "çak" yapmak isteyen hayranlarını kırmadı, çok hızlı bir biçimde hayranlarına karşılık veren Jeff reis, bir yandan çak yaparken bir yandan da yardırdığı riffleri yarıda kesmemeye çalıştı.


-o-


Bir ara kucağında bebek sallar gibi yapıp birşeyler daha anons ediyordu ama amfilerin dibinde olduğumuzdan geriye kalan anonslardan, kusuruma bakmayın, bendeniz pek bir şey anlamadım.

Kanada'nın bağrından kopmuş bir halk ozanı: Jeff Waters!

I Am in Command'ın sonuna geldiğimizde Jeff reis şöyle bir silkindi, oturdu köy ağası gibi amfinin üstüne. Sonra balladımsı parçaları ardı ardına patlattılar. Bendeniz balladlara pek mesafeli durduğumdan, yine ağız burun oynatma kurnazlığına başvurdum. Yalnız Phoneix Rising, alışılmış balladlardan biraz farklı ve Dave Padden bu farklı balladı mükemmel yorumladı.

Popüler müzik konserlerinde şarkıya eşlik edip götü başı sallayamazsanız, sıkılırsınız. Metal müzikte şarkı sözünü unuttuğunuz an headbang yaparak durumdan yırtabilirsiniz. Özellikle bunu, grupları erken zamanlarında takip edemeyen, albüm albüm değil de şarkı şarkı bilen, müziğe çok kolay uaşıp çabuk sıkılan, mükemmeliyetçi, biz genç nesile söylüyorum. Allahtan yaş ortalaması otuzları bulan oldschool fanlar vardı da konser zevkli geçti. En azından çaktırmadık.



Davulcu reis fırsat bu fırsat deyip cugara molası verdikten sonra hayvan çocuğu setinin başına geçti. Kısmen yaratıcı ve eşlik edilmesi gerekmeyen hoş dakikalar boyunca grubun geri kalanının cugara molası verdiği boş zamanı doldurdu.

Grup, özellikle Jeff reis, bayağı hareketli olduğundan fotoğraf çekmek pek kolay olmadı. Bir de üstüne ışık şovu eklenince doğru dürüst bir kare alamadık.

Konserin en zevkli kısmı -King Of The Kill'i saymazsak- bence Time Bomb'du. Konserde kullanılan tonda zelzele etkisi yapan parçanın dijitalde aynı farkı yaratamadığını üzülerek söylüyorum. İlk bir dakika boyunca hatırlayamama sendromuna yakalanıp şarkının asidini kaçırsak da güzeldi. Evde basları açıp da dinlemek lazım :)


-o-


Bis molası veren grup... Evet abi "bis molası", çünkü sen King of the Kill çalmadan buradan canlı çıkamayacağını biliyorsun. Sonuçta bis denilen olay artık gelenekten sergileniyor. Yoksa gelip gelmeyecekleri konusunda kimsenin bir şüphesi yok.



Şimdi gelelim "bis" molası muhabbetlerine.

-Reis bak konser boyunca sen durdun, bis süresince yerini bana verir misin
-Tabii abi, buyur

...

-Çok teşekkürler koçum, bak sen bana ismini ver, iki ay sonra Rammstein geliy...
-(Rammstein? Siktir oradan...)
-Rammstein geliyor. Rammstein dinler misin?
-Pek dinlemem ama...
-Şimdi sana teşekkür olarak Rammstein için bedava bilet ayarlayacağım. Bu konsere de bedava girdim zaten...
-(Palavralar, palavralar...) Tamam abi olur.
-İsim, soyisim neydi senin? Facebook'tan bulurum görüşürüz.

...Rastgele isim-soyisim verilir, abinin gönlü alınır...

-Tamam ben seni feysbuktan bulurum.

...

(Yine aynı adam, başkasına dönmüş, kolundaki rammstein dövmesini göstererek yine ayn palavraları sıkıyor)

-Bak Rammstein geliyor diyorum, iki ay sonra diyorum.
-Abicim bırak remşıtaynını, gidip de ne yapacağız sanki...
-Adamların sahne şovu yeter be aslanım.

Üsündeki Megadeth tişörtünü gösterip:

-Şov dediğin işte bu, öyle sahne şovu falan değil...

Burada trve metalcilik kasmak istemiyorum, sonuçta bu tümüyle bir Rammstein - Megadeth kavgası değildi. Sebebi reklamlardan sonra.....


-o-


Konserin kırılma anı kesinlikle -hangi şarkı olduğunu hatırlamadığım- bir parçanın sonunda, seyirci coştuktan hemen sonraki o çok sessiz bir anda dibimden "Van, tu, tri, foor!" diye bir haykırış yükselmesiydi. Sahnedeki görevi insanları etkilemek ve gaza getirmek olan Annihilator bile etkilendi. Grup üyeleri tarafından "adamımsın reis" şeklinde işaret edilsem bütün ayı o gazla geçirirdim herhalde. Grubun sahnedeki tüm enerjisini geri tepkime sonucu gruba yolladı. Metalci güruh ve grup denge profiline ulaşmıştı.

Bir ara konserde Agent Steel tişörtlü bir abla gördüm. Abla diyorum ama taş çatlasa benden 3-4 yaş büyüktü. Selam verip hayretimi paylaştım. Kendisi de olayın nadirliğinin farkındaydı, büyük ihtimalle Agent Steel bilen birini gördüğünde sevinmişti...

Ne de olsa Mestırs of Metıl, Eycınts of SitiiiııııaaaaAAAAAAAllll!


-o-


Biste önüme geçen biraderin hemen arkasındaydım. Bir eleman elini omzuma attı. King Of The Kill'i omuz omuza kanlı canlı söyledik. Annihilator'un thrash metale kazandırdığı çok önemli bir parçaydı. Ama bir o kadar değerli bulduğum Stonewall ve basit görünen ama kendine has bir atmosfer yaratan Phanthasmagoria çalınmadı. Çok sevdiğim Ultraparanoia ve The Trend de çalınsaydı çok çok daha güzel olurdu.

Az ve öz kitleye çalınan Annihilator konseri samimi bir ortamda gerçekleşmişti. Yaptığım salaklık sonucu sahne önündeki yerimi kaybetmiş ve Jeff ile çak yapma şansını kaçırmış olmama rağmen konserin bana dönüşü harika bir tecrübe olmasıydı. Boyun ağrısı daha yeni yeni geçiyor :D


-o-


Annihilator Setlist Maslak Arena, Maslak, Turkey, Feast on Europe Tour 2013
Boyun ağrısı yapan zımba setlist, klasikler haricinde hiçbir şarkıyı doğru dürüst bilmiyor olmama rağmen...




Konserde çalınmayan şahane parçayı da paylaşıp geleneği bozmayalım. Bu arada yorumlarınız bol olsun. Sonunda ayarlardan yorum engelleme kısmını kaldırabildim :)




-o-


Ufak bir ayrıntı: Omuz omuza King of the Kill söylediğimiz, -bir iki üç dört!- çıkışıyla Annihilator'u bile şaşırtan eleman bizim şu Megadeth tişörtlü reisti. Öbür Rammstein'cı da Jeff reise ikram etmeye çalştığı birasının bir kısmını üzerime döktü. Bira dökülen cebimden zamanında telefonumu çıkarmış olmam ise eşek şansıydı :D

Penaların tek tek verilmesi adil olmasına rağmen "pena kapma" macerasını suya düşürüyordu. Jeff Waters'ın sahneden inip seyircilerle tokalaştığı sırada ben yerimi remşıtayncı elemana verdiğimden böyle bir fırsatı kaçırmış oldum. 

O değil de, mekan çıkışını dibindeki metro durağına yönelip, bir metro dolusu metalciyle eve gitmek muhteşemdi. Ulan vagon boyu komple Kreator, Destruction, Exodus tişörtlü elemanlar oturmuş konseri konuşuyorlar, iki eleman da kaptıkları penaların fotoğrafını çekiyor falan...Yanlış olan tek şey ise metronun Şişli-Mecidiyeköy istikametinde yol almasıydı, içindeki metalci güruhla cehenneme gitmesi gerekirken...


Yorumsuz kalmayın, sustukça sıra size gelecek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Şimdi onlar düşünsün.